Monday, January 02, 2012

Emek Cinema | An Argument (Turkish)


EMEK'İ 20 YILDIR YIKMAYA ÇALIŞIYORLAR 
22.12.2011 16:41

Siyad üyesi Olkan Özyurt, Emek Sineması’nın 20 yıldır süren yıkım girişimleri serüvenini yazdı

Emek Sineması’nın yıkım girişimleri 20 yıllık bir serüven. Bu serüven de kamuoyunun bilmediği o kadar çok olay var ki… Özellikle son 10 yıldır kapalı kapılar arkasında Emek’i yıkmak için ne kadar çok insan çaba sarf etmiş akıl alır gibi değil!Bu yazı, kamuya ait bir yapının, menşei belli olmayan bir sermaye grubuna, sinsice peşkeş çekme; yani devletin, ‘korunması gerekli kültür varlığı’ olduğu yürürlükte olan kanunlar ve kurul kararlarıyla tescil edilmiş Emek Sineması'nın, yıkılıp yerine AVM yapma girişiminin öyküsüdür... Yazıda bu sinsi girişimin aktörleri olarak bakan, belediye başkanı gibi kamu adına yetki kullanma görevi için bizlerden oy talep eden kimi seçilmişlerin, mimarların, akademisyenlerin, hukukçuların, üniversitelerin ismine rastlayacaksınız. Onları böylesi bir karanlık girişime iten motivasyonun ne olduğuyla ilgili hiçbir fikrimiz yok. Ama biliyoruz ki 'memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.
'
Malum Emek Sineması yıkılmak isteniyor ve bu yıkım için de türlü kılıflar uyduruluyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, "Yıkım yok restorasyon var" diyerek kamuoyunun zekasını hafife alan açıklamalar yapıyor. Ama iki yıldır ortaya çıkıp da uzun uzadıya bütün süreci, büyük bir dürüstlük ve şeffaflık içerisinde anlatamıyorlar. Çünkü gerçek bambaşka ve güneş de asla balçıkla sıvanamıyor. Biz de kamuoyundan saklanan bu gerçeğin peşine düşüyoruz.

Bilindiği üzere Emek Sineması, Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) yani kamuya ait. Emek Sineması'nın da içinde bulunduğu Cercle D'Orient Kompleksi, 1976'da Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun kararı ile korunması gereken kültür varlığı olarak tescil ediliyor. 1991'de İstanbul 1. No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu da bu Cercle D'Orient Kompleksi ve Emek Sineması'na, ancak iç ve dış görünümlerini bozmamak kaydıyla müdahale edilebileceğini hükme bağlıyor. Yine aynı kurul, 1993'te Cercle D'Orient Kompleksi'ni de kapsayan bölgeyi Kentsel Sit Alanı ilan ediyor. Böylece Emek ve Cercle D'Orient Kompleksi tam teşekküllü bir şekilde korumaya alınıyor. Ama 1993'te, bu korumaya rağmen ilginç bir girişim söz konusu. O yıllardaki adıyla Emekli Sandığı olan Cercle D'Orient Kompeksi'nin ve Emek Sineması'nın mülk sahibi kurum, var olan kiracılarıyla yeni sözleşme imzalamak yerine bir ihaleye çıkarak 'yap işlet devret' modeliyle kompleksi 25 yıllığına Kamer İnşaat'a kiralıyor. Emekli Sandığı ve Kamer İnşaat arasında tuhaf bir kira sözleşmesi imzalanıyor. Sözleşmeye göre Kamer İnşaat, bu alanda 113 milyar TL'lik (şimdiki değerle 113 bin TL'ye) bir restorasyon yapacak ve bu alana 3 katlı otoparkı olan bir AVM inşa edecek. Karşılığında da Emekli Sandığı'na ayda 330 milyon TL (330 TL) kira verecek. Dönemin Maliye Bakanı İsmet Atilla, 'Cerce D'Orient Kompleksi'nin daha iyi bir görünüme kavuşması ve Emekli Sandığı için rantabl bir tesis haline getirilmesi için' böyle bir yöntem seçildiğini söylüyor. Kamer İnşaat'ın sahibi Veysel Tosun ise, gerçek niyetini de ele veren ve bize de çok tanıdık gelen bir açıklama yapıyor o yıllarda: "Bu proje bittiğinde herkes bize teşekkür edecek. Beyoğlu'nun çehresini değiştireceğiz. Tabi ki bu projeden para kazanacağız. Kimse babasının hayrına böyle bir işe kalkışmaz."
Şimdiki gibi bir hukuk mücadelesi başlıyor, kamuoyu tepkisi gün be gün artıyor. O dönemin milletvekillerinden Bülent Akarcalı da Maliye Bakanlığı'na konuyla ilgili bir soru önergesi veriyor. Akarcalı aldığı cevap karşında şaşırıyor: Bu ihalenin peşkeş çekme olduğuna vurgu yaparak "Bu ihaleyi böylesi avantajlı bir şekilde vermenin sorumluluğunu yüklenenler, o kadar büyük bir nema elde etmiş olmalı ki, sorumluluğu taşıma riskini almışlar" diyor.
Kamer İnşaat'ın otoparklı restorasyon projesi, pek tabii koruma kurullarından onay almıyor. Hatta 1999'da İstanbul 2. İdare Mahkemesi, projeyi 'kamu yararı ve koruma ilkelerine uygun görülmediği' için iptal ediyor. Böylece Emek ilk yıkım tehlikesini atlatıyor.

Emek'in kurtulduğu düşünülerek, kamuouyu ve ‘Emekseverler’ rahat bir nefes alıp, sinemada film izlemeye devam ederken, Emek'in yıkılabilmesi ve Cercle D'Orient Kompleksi'nin bir AVM'ye dönüştürülmesi için yasal bütün düzenlemeler gizliden gizliye yapılıyor. 
2005'te Ak Parti hükümeti, bu tür tarihi ve kültürel alanların ve yapıların dokunulmazlığını yok edecek, 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılması adlı bir kanun çıkarıyor. 2006'da ise Ak Parti hükümetinin Bakanlar Kurulu Cercle D'Orient Kompleksi'nin de yer aldığı Beyoğlu ve çevresini Yenileme Alanı ilan ediyor. Bu aynı alanın Kentsel Sit Alanı kararının iptali anlamına geliyor. Böylece Emek Sinema gibi korumalı bina ve bölgeler 'yenilenerek koruma' bahanesi altında inşaat alanları haline getiriliyor. 
2009'da ise Emek ve Cercle D'Orient Kompleksi'nin kaderiyle ilgili kamuoyundan gizli alınan kararlar yoğunlaşıyor. Mülk sahibi Sosyal Güvenlik Kurumu, içeriği bilinmeyen bir sözleşme ile yeniden Kamer İnşaat'a Cercle D'Orient Kompleksi'ni kiralıyor. Hatta Kültür ve Turizm Bakanlığı'na onay için başvuruyor. "Emek'in yıkılması söz konusu değil" diyen Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın oluru ile onay veriliyor. Kamer İnşaat da bu alanda kurulacak AVM için yeniden çalışmaya başlıyor. Kapalı kapılar ardında yaşanan bir başka gelişme ise Beyoğlu Belediyesi'nin hazırladığı Emek Sineması'nın yıkımını öngören Yeşilçam Sokak Sürdürülebilir Kentsel Gelişim ve Yenileme Projesi. Proje ortakları kimler dersiniz? Sosyal Güvenlik Kurumu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Beyoğlu Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı. Bu proje 10 Ekim 2009'da Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından prensipte onaylanıyor. Burada bir detay, dördü mimar sekiz kişilik kurula ilk proje geldiğinde kurul üyeleri önce 'olmaz böyle saçma şey' dese de sonra nedense fikir değiştirip projeye onay veriyor. Sonrası ise aşağıda kamuoyunun da bildiği süreç yaşanıyor. Kronolojik sırayla veriyoruz. 

24 Ekim 2009: Mars Entertainment Group CEO'su Muzaffer Yıldırım Emek'in işletmesine talip olduklarını açıkladı. İşletmeyi devraldıklarında sinemanın şartlarını iyileştirmek üzere restorasyon çalışmaları yapacaklarını, Emek'i Emek yapan özelliklere dokunmayacaklarını söyledi.
26 Ekim 2009: Emek Sineması filmekimi'nden sonra restore edileceği söylenerek kapatıldı. 
 25 Aralık 2009: Mimarlar Odası'nda Mücella Yapıcı, Emek Sineması'nın yıkılıp birebir kopyasının, yapılacak AVM'nin üst katına inşa edileceğini, bunun Süleymaniye Camii'ni yıkıp yeniden inşa etmekle eşdeğer olduğunu açıkladı.

29 Aralık 2009: Emek Sineması'nın yıkılacağı duyumları üzerine Atilla Dorsay, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'la konuştuğunu ve Günay'ın kendisine güvence verip 'Emek Sineması'na asla dokunulmayacak ve bu salon, nisan ayındaki festivale (İstanbul Film Festivali) yetişecek' dediğini yazdı.
8 Mart 2010: İstanbul Teknik Üniversitesi, kimsenin bilemediği bir teknik rapor hazırlıyor. Ne hikmetse bu raporu, Emek'i yıkmak isteyenler görüyor. Ve Emek zaten yıkılıyor gibi safsatalara delil yapılıyor.

9 Mart 2010: İstanbul Film Festivali yönetmeni Azize Tan, Emek Sineması'nın akıbeti hakkında sağlıklı bilgi alamadıklarını açıkladı ve yetkilileri, sinemanın geleceğiyle ilgili kamuoyunu aydınlatmaya çağırdı.

 11 Mart 2010: Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan "Emek Sineması birebir restore edilecek. Emek'in yıkılması söz konusu değil," açıklamasını yaptı.

12 Mart 2010: Mimarlar Odası Emek'in yıkımını öngören projenin iptali için Kültür ve Turizm Bakanlığı'na dava açtı.
2 Nisan 2010: İstanbul Kültür Sanat Varyetesi oluşumu Emek Sineması'nın yıkım kararını İstanbul Film Festivali'nin açılışında borazan çalarak protesto etti. Bu olay kitlesel Emek mücadelesinin başlangıcı oldu.
7 Nisan 2010: Bakan Günay Emek Sineması için "Köhnemiş, koltukları oturulmaz, perdelerine dokunulmaz, duvarları ellenmez... Bir kirlilik içerisinde idi," açıklamasını yaptı.

12 Nisan 2010: Mimarlar Odası, düzenlediği basın toplantısında yıkımla ilgili avam projesini kamuoyuna duyurdu. Toplantıda Emek'in her an yıkılabileceğini, yapılmak istenen projenin hem mimari hem hukuki açıdan sakıncalı olduğunu açıkladı. Toplantı sonrası 'Emek Sineması'nı Yıktırmayalım ve Yaşatalım' platformu kuruldu ve bir dizi eylem kararı alındı.
14 Nisan 2010: İKSV bir toplantı düzenledi. Toplantıda Kamer İnşaat'ı temsilen, 'yenileme planının' proje müellifi Mimyapı Mimarlık'tan mimar ve restoratör Fatih Kesgün ilk defa projeyi anlattı. Kesgün bunun bir yıkım değil 'taşıma' olacağını söyledi, Mimarlar Odası'ndan Mücella Yapıcı ise "Bu yıkımı öngören bir projedir" dedi. Projenin Kamer İnşaat'a ait olduğu ortaya çıktı.
15 Nisan 2010: Emek'in yıkımıyla ilgili sürekli adı geçen Multi Turkmall, Emek Sineması ve Emek Sineması'nın bulunduğu binayla hiçbir ilişkilerinin olmadığını açıkladı.
16 Nisan 2010: Ödüllü yönetmenler Semih Kaplanoğlu, Yeşim Ustaoğlu, Özcan Alper ve Durul Taylan Emek Sineması'yla ilgili yıkıma karşı olduklarını açıkladılar.
17 Nisan 2010: Aralarında yönetmenler, oyuncular, sinema yazarlarının da bulunduğu yaklaşık 5 bin ‘Emeksever’ İstiklal Caddesi'nde bir yürüyüş düzenleyerek Emek Sineması'nın yıkımını protesto etti.

22 Nisan 2010: İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, Emek Sineması'nın yıkımını öngören projeyle ilgileri olmadığını açıkladı. Yeşilçam Sokak Sürdürülebilir Kentsel Gelişim ve Yenileme Projesi'nde logolarının izinsiz kullanıldığı açıkladı.
24 Mayıs 2010: 9. İstanbul İdare Mahkemesi, Emek'i yıkım projesinin uygulanması halinde, telafisi güç veya imkansız zararlar doğurabileceği gerekçesiyle, mekan mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra bu konuda yeniden bir karar verilinceye kadar yürütmenin durdurulmasına oybirliğiyle karar verdi.
18 Nisan 2011: Yrd. Doç. Suat Çakır, Yrd. Doç. Dr. Ömer Şükrü Deniz ve Doç. Dr. Özlem Eren'den oluşan üç kişilik bilirkişi heyeti Emek’te incelemelerde bulundu ve mahkemeye bilirkişi raporunu teslim etti. Raporlarda Çakır Kamer İnşaat'ın projesine onay verilirken, Deniz ve Eren, projeye onay vermedi.
16 Kasım 2011: 9. İdare Mahkemesi 24 Mayıs'ta verdiği yürütmeyi durdurma kararını kaldırarak Emek'in yıkılmasının önünü açtı. Hem de mahkeme 3 kişilik bilirkişinin 2’sinin Emek’i yıkmayı öngören projenin zararlı olacağını raporlamasına rağmen.
İşte tuhaflıklar silsilesi:

* Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Kamer İnşaat'ın temsilcisi Mimyapı Mimarlık'tan mimar ve restoratör Fatih Kesgün ve Emek'in yıkımının durdurulması için açılan davada bilirkişi olan Suat Çakır sürekli İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan bir rapora atıfta bulunuyor. Ama nedense bu raporu kimse göremiyor. Hatta Emek'in yıkımını durdurmak için yargı sürecini başlatan Mimarlar Odası bu raporu hukuki yollardan istese bile edinemiyor.
* Sosyal Güvenlik Kurulu tüm bu süreçte mülk sahibi olmasına rağmen, hiçbir açıklama yapmıyor. Cercle D'Orient Kompleksi'nin Kamer İnşaat'a nasıl ve ne şekilde 25 yıllığına kiraya verildiğini kamuoyuyla paylaşmıyor. Mimarlar Odası, Emek Sineması ile ilgili dava sürerken, Kamer İnşaat ile SGK arasındaki sözleşmenin mahkeme dosyasına bir türlü konulmadığını iddia ediyor. Ayrıca SGK neden bu alanı Kamer İnşaat’a kiralama konusunda ısrarcı o da bilinmiyor.
* Kamer İnşaat kamuoyu önüne çıkmıyor. Bu firmaya ulaşmak imkansıza yakın. Kamer İnşaat adıyla birkaç şirketin bulunması da kafaları karıştırıyor.
* Ertuğrul Günay İstanbul'un tarihi silueti söz konusu olunca "1500-2000 yıllık bu siluet İstanbul'un kimliği kişiliğidir. Bu silueti baskı altına alan yeni yapılar yapmaya hakkımız yok. Bugün bu yapılar fütursuzca yapılıyor. Tarih bizi mahkûm edecek. Durdurulması konusunda elimizden geldiği kadar uğraşıyoruz ama herkesin başka bazı dikkatleri var. Bir AVM alışkanlığı, bir gökdelen alışkanlığı başladı. Burası New York değil. Daha dikkatli olmamız gerekiyor. Ben tüm birimlerimle birlikte elimden geldiğince savaşıyorum. Ama benim savaşmam yetmez. Tarihe saygısı olan tüm kamuoyunun bu dikkati yükseltmesi, bu sesi yükseltmesi ve bu yanlışa dur demesi gerekiyor" diyerek kamuoyundan destek istiyor ama başında bulunduğu Bakanlık, Emek'i yıkmak istiyor. Hem de AVM uğruna. (Dediği gibi tarih mahkûm edecek)… (arkapencere.com)

No comments: